ALLAH KORKUSU
ALLAH KORKUSU
ALLAH'a kavuşacağının bilen ve her tavrının bir karşılığı olduğunun bilincinde
olan bir insanla, kimseye hesap vermek zorunda olmadığını zanneden bir insanın
davranışları arasında büyük bir farklılık vardır.
ALLAH korkusu olmayan bir insan her türlü kötülüğü işleyebilir, çıkarları için
her türlü ahlaksızlığa göz yumabilir.
Örneğin çok sıradan bir sebepten veya dünyevi bir çıkar için "gözünü bile
kırpmadan" adam öldürebilen bir insan, bunu ALLAH'tan korkup sakınmadığı için
yapar. Çünkü ALLAH'a ve ahiret gününe kesin bir bilgiyle iman etse, asla
ahirette hesabını veremeyeceği bir şey yapamaz.
Dolayısıyla da ALLAH korkusu olan bir insan, koşullar ne olursa olsun Kuran
ahlakından taviz vermez. Böyle bir insan aynı zamanda son derece güvenilirdir
de. Her zaman vicdanlı tavırlar gösterir.
Tek başına olduğunda bile, ALLAH'ın kendisini gördüğünü ve işittiğini bildiği
için, hiçbir koşul altında vicdansızca, zalimce davranmaya kalkışmaz.
ALLAH KORKUSUNUN YEDİ ALAMETİ
Mümin, vücudunun bütün âzaları ile ALLAH'tan korkandır. Nitekim büyük ahlâk ve
fıkıh bilgini Ebu Leys es-Semerkandi, ALLAH korkusunun yedi alameti olduğunu
haber verir. Bunlar şöyledir:
Dil yalandan uzaklaşır
ALLAH korkusu taşıyan kul dilini yalandan, dedikodudan, koğuculuktan, iftiradan
ve boş konuşmaktan alıkor, bunlar yerine onu zikirle, Kur'an okumakla ve ilmî
konuşmalarla meşgûl eder.
Kalbten kıskançlık kalkar
ALLAH korkusu taşıyan kul başkalarına karşı kalbinde düşmanlık, iftira ve
kıskançlık barındırmaz. Çünkü kıskançlık iyilikleri mahveder. Nitekim
Peygamberimiz (sas) şöyle buyurur: Ateş odunu nasıl yerse (yakarsa) kıskançlık
da iyilikleri öyle yer (yok eder).
Bilesin ki, kıskançlık, kalb hastalıklarının başlıcalarından biridir ve bu
hastalıklar da ancak ilimle ve iyi ameller işleyerek tedavi edilebilir.
Göz harama bakmaz
ALLAH korkusu taşıyan kul, haram yiyeceğe, haram içeceğe, haram giyeceğe vb.
(kısacası) haram olan hiçbir şeye bakmaz. Dünyaya aç ve muhteris gözlerle değil,
ibret almak amacı ile bakar.
Helal olmayan şeylerden bakışlarını uzak tutar. Nitekim Peygamberimiz (sas)
şöyle buyurur: "Kim gözünü haramla doldurursa ALLAH da onun gözünü kıyamet günü
ateşle doldurur".
Haram lokma yemez
ALLAH korkusu taşıyan kul, karnına haram lokma sokmaz; çünkü haram lokma yemek,
ağır günahlardan biridir. Nitekim Peygamberimiz (sas) şöyle buyuruyor:
"İnsanoğlunun karnına haram bir lokma inince, lokma midesinde kaldığı sürece
yerde ve göklerdeki melekler tekrar tekrar üzerine lanet yağdırırlar. O lokmayı
hazmederken öldüğü takdirde varacağı yer cehennemdir".
Eller ALLAH rızası için çalışır
ALLAH korkusu taşıyan kimse, ellerini harama değil, ALLAH'ın rızasına uygun
şeylere doğru uzatır. Nitekim sahabilerden Kâ'bul Ahbar'ın (ra) şöyle dediği
rivayet edilir:
ALLAH, her bir bölümü yetmiş bin gözlü yetmiş bin bölümü olan yakuttan yapılma
bir köşk yaratmıştır. Kıyamet günü bu köşke; ancak önlerine çıkan haram
şeylerden ALLAH korkusu ile uzak duranlar girebileceklerdir.
Ayaklar ALLAH için yürür
ALLAH korkusu taşıyan kimse, günah işlemeye değil, ALLAH'ın emrine uygun ve
O'nun rızasını kazandıracak işlere doğru yürür, alimlerle ve iyi amel
işleyenlerle buluşmak gayesi ile adım atar.
İbadete riya karışmaz
ALLAH korkusu taşıyan kimse ibadetini sırf ALLAH rızası için yapar, riyadan ve
münafıklıktan kaçınır, böylelikle ALLAH'ın haklarında şöyle buyurduğu
kimselerden biri olur:
"Rabb'inin katında ahiret, günahlardan korkanlar içindir".
"Günahlarından sakınanlar, hiç şüphesiz, cennetlerde ve pınarlar(ının
başların)dadırlar"."Günahlardan sakınanlar cennet ve nimetler içindedirler".
"Günahlardan sakınanlar emin bir makamdadırlar".
Mü'minin korku ile ümit arasında bulunması gerekir. Buna göre bir yandan ümit
kesmeksizin ALLAH'ın rahmetini beklerken diğer yandan ibadet hali içinde çirkin
hareketlerden vazgeçerek ALLAH'a tevbe eder.
Nitekim ALLAH (cc) "Sakın ALLAH'ın rahmetinden ümit kesmeyin" buyurmaktadır,
alıntı