FATİHANIN LAFZİ TAHLİLİ
(Elhamdülillah): Hamd. tazim yönüyle güzel
bir şekilde Allah (cc)ı methetmektir.
Kurtubi, «Arap dilinde hamdin anlamı,
mükemmel bir surette methetmektir. Hamd
kelimesinin başına «el» eki takılması hamd
çeşitlerinin hepsini ihtiva etmesi İçindir.
Bütün çeşitleri ile mutlak methin tümüne
layık olan yalnız Cenabı Hakk'ttr. Yermenin
aksi olan hamd, şükür kelimesinden daha
şümullüdür.
Şükür,
bir nimet karşılığında yapıldığı halde Hamd,
ister nimet olsun ister olmasın yapılır.
Mesela, yiğitliğini ve ilmini methettim
denilir. Şükür ise ancak bir ihsanın
(iyiliklerin) karşılığında yapılır.
Hamd,
dille yapılır. Şükür ise kalb. dil ve
azalarla yapılır. Şairin dediği gibi,
«Tarafınızdan bana verilen nimetlerin
karşılığını üç şeyle ifade ederim, elim,
dilim ve perde arkasındaki kalbimle.»
Taberî, hamd ile şükrün aynı anlamı İfade
ettiklerini söyler. Zira hamd, bir kimseden
bir iyilik görülmeden de, onun vasıfları
sebebiyle yapılır. Şükürde iyilik yapan,
yaptığı iyilikten dolayı sena edilir»
der. Kur-tubi'nin bu sözleri de hamd'in
şükür'den daha kapsamlı olduğunu
göstermektedir.
(Rabbi'l-alemîn): Rab, lügatta terbiye
manasında
dır.
Terbiye ise herhangi birşeyi eğitmedir.
Herevî'ye göre birşeyi ıslah (düzeltme)
edene veya tamamlayana onu terbiye etmiş
derler. Bunun için devamlı kitaplarla
uğraşanlara «Rabbâniyyun» denir.
Rab
kelimesi, terbiye kökünden türetilmiştir.
Allah (cc) İnsanları eğitir ve yönetir. Rab.
malik, muslih (düzeltici), efendi ve itaat
olunan gibi birçok manalara gelir. Mesela,
«şu develerin rabbi» denildiğinde «develerin
sahibi» anlaşılır.
Rab kelimesi Allah (cc)ın dışında izafesiz
kullanılmaz. Bir hadis-i şerifte kölelere
hitaben Resulallah (sav), «Sizden biriniz
bir diğerine «Rab-blne sofra hazırla, abdest
aldır» veya biriniz efendisine «Benim
rabblm» demeyip, «efendim» desin.»
buyurmuştur.
Rab,
mabud (tapılan) manasına da
kullanılmaktadır. Şair şöyle der:
«Tilkilerin üstüne pislediği rab mıdır?
Andolsun tilkilerin üstüne pislediği zelil
olmuştur.»
Rab.
aynı zamanda efendi, itaat olunan manalarına
da kullanılır. Nitekim Allah (cc), «Ey
zindan arkadaşlarım (rüyalarınıza gelince:)
Birini» efendisine (rabblne) şarap
içlrecek...» (Yusuf: 41) buyurmaktadır.
Rab.
yine düzeltici. ıslah edici mandarına da
gelir. Şair şöyle der: «Terbiye eden
(muslih) o kişi ki, hayırlı iş öğretir. Ona
bilinen ve İstenilen birşey sorulduğunda
cevap verir ve noksanları tamamlar.»
(El-Alemîn): Alemin, bir cins isim olan alem
kelimesinin çoğuludur. Aslında alem
kelimesi de çokluk ifade eder ve aynı
kökten gelme bir tekil biçimi yoktur. Rehd
ve enam kelimeleri gibi.
Ebussuud Efendi bu kelimeyle ilgili olarak
«Âlem, hatem ve galip kelimeleri gibi,
onunla bilinen şeyin ismidir. Yüce
Yaratıcımızı tanıtan, gösteren varlıklardan
her birisine alem denir.» der.
İbni
Cevzi ise. «Alem kelimesi, Arap diline vakıf
olanlara göre Allah (cc)ın yarattığı ilk
varlıktan son varlığa kadar bütün mevcudata
verilen İsimdir. Mütefekkirlere göre yerde,
gökte ve kainatta bulunan varlıkların
hepsine alem denir.
Alem
kelimesinin kökü hakkında iki görüş vardır.
Birincisi lügatcıların (dil bilginlerinin)
görüşüdür. Buna göre alem kelimesi «ilim»
kelimesinden türemiştir, ikincisi de
mütefekkirlerin görüşüdür. Bu görüşe göre 'K
alem kelimesinin kökü, «alamet»
kelimesidir.» diyor.
Kainattaki her varlık ayrı ayrı yönetici,
yaratıcı ve Hakim olan Allah (cc)'ı
gösterir. Ona işaret eder. Bu hakikati şair
şöyle dile getirir: «Ben! hayrete düşüren
şudur, günahkar kişi Allah'a nasıl isyan
eder?/lnkareı, Allah'ın varlığını nasıl
inkar eder?/Çünkü her hareket, her duruş
ebedly-yen O'nun varlığına şahidlik eder/Herşeyde
Allah'ın birliğine işaret eden bir ayet
vardır.»
ibni
Abbas'a göre «alemîn»den kasıt insanlar,
cinler ve meleklerdir.
Ferra ve Ebu Ubeyde'ye göre ise insanlar,
cinler, melekler ve şeytanlardan meydana
gelen akıl sahibi dört sınıfa «alem» denir.
Zira bu kelimenin «alemin» biçimindeki
çoğul şekli Arap dilinde özellikle akıl
sahipleri İçin kullanılır. Nitekim şair
A'şa'mn «Ben onların benzerini aleminde
duymadım.»
mısrası da bunu gösterir.
Alimlerin bir kısmı ise insanlar,
cinler, melekler, hayvanlar,
bitkiler ve cansız varlıklar gibi
mahlukatın her sınıfının birer alem
olduğu görüşündedir. Fatiha
suresinde «Rabbi'l-alemîn»
ifadesinin kullanılması bütün bu
sınıfları ihtiva ettiği
içindir. AHKAM
TEFSİRİ